sektörde çalışan arkadaşın varsa ondan bilgi al.
aldığın o az bilgiyi alla pulla.
gıda kabulde neye bakacaklar ayrıca?
"aranan standartlar üründe mevcut mu?" sorusundan başlayarak sırala gitsin.

üniversite okurken, çok oldu bu tip ödevim.. belki biraz sahtekarlık ama (bence değil), oradan buradan edindiğin bilgileri, sanki bir firmadan öğrenmişsin, araştırma yapmışsın gibi süsle, 1 cümlede anlatabileceğin şeyleri, 5 kelimede anlat

*üretim izinleri,
*üretici takip kontrol formları kontrolu,
*skt kontrol,
*paket adet ve gramaj kontrol,
*ilaçlama vb/vs belgeleri kontrol,
*rastgele paket açılarak gözle kontrol,
*rastgele ürün seçilerek ürünün parçalanarak içinin kontrolu (kalite, lezzet, haşarat, koku vb)
*koli kasa vs hasar ve temizliği kontrolü,
*hasarlı koli veya kasalardaki ürünün kalite kontrolu. sorunlu ise iadesi.
aklıma gelirse daha yazarım.

@ben smyrna gerçekten çok çok teşekkürler. gerçekten hiçbir şey bulamadım. kafayı yemek üzereyim. yapılan her hangi bir enstrümantal analiz falan var mı peki?

açıkçası bu benim eğitimim değil. ancak turizm mezunuyum. ve hilton'da ürün teslim alma ve envanter işleri yaptım.
enstürmantal analiz derken muhtemelen gelen ürünlere çeşitli testler uygulanıyor mu diyorsunuz. (eğer demek istediğiniz bu değilse bilemeyeceğim o zaman)
evet zaman zaman uygulanabilir. ancak düzenli olarak aynı aracıdan alınan ürünlerde bu tür testler pek uygulanmaz. ayrıca ürünü temin eden aracı veya üretici bu konuda güvenilir ise (örneğin metro market veya banvit gibi-her ne kadar et/tavuk ise de konu) çeşitli (sağlık bakanlığı vb) raporları yeterli olur. zaten sağlık bakanlığı izni olmadan üretim mümkün değil biliyorsunuz.
bunun yanında babamın bir dönem yaptığı işe istinaden bitkisel yağlar vb gibi ürünlerde (ve ancak toplu satışlarda) laboratuvar rapoları ürün bazında (yani babamın satışını yaptığı ve en yüksek satış miktarının 50-100 kg gibi olduğu kekik yağı gibi ürünlerde) bizzat o ürüne ait, yani muadilinden değil o ürüne ait varilden alınmış numunenin raporu istenirdi. bu kekik yağı içindeki kavrakrol denilen maddenin yoğunluğunun bilinmesi için yapılırdı. çünkü düşük kavrakrol içeren yağın fiyatı düşük yüksek olanın ise yüksek olur. normal süper vs benzin gibi. :) başka soru? :)

çok teşekkür ederim :)

www.pixelfixer.org

www.motobakkal.com

spreyi deneyebilirsiniz ama boşuna ümitlenmeyin, derim.
bir kere o kokuyu bıraktı mı bir kedi, çıkarmak çok zordur ve onu duyan başka kediler de orayı yol ederler.
üzgünüm...

yok ya kedi kovucuların hepsi yalan, naaparsan yap işe yaramıyor

bana daha bilinmedik bişi lazım ama cevap için çok teşekkür ederim

antifriz gibi kokuları çok severlermiş ama bir damlası bile çok feci zehirlermiş. dikkat etmek lazım.

rakı

limon ve kolonya kokusundan hoşlanmazlarmış, evde kablolardan uzak dursunlar diye bunu önermişlerdi bize. ama denemedik o ayrı, uçar gider sanki.
şöyle de birşey buldum: www.makalemarketi.com

sirke. fısfısa koyup sıkın cici motorunuza.

hangisi büyük şehirlere yakınsa orayı tercih ederdim ki adana zannedersem daha yakın

samsunlu biri olarak samsun :) ulaşımı rahat, denizi güzel. yazları çok boğmaz havası. hayat pahalı değil.. doğal güzelliklere yakın vs vs

samsunda yaşayan adanayı görmüş birisi olarak samsun. ama şehirden ne beklediğinize de bağlı.

samsun. çünkü burası her yer değil=)
samsunun havası türkiyenin en güzel havasıdır,yazları çok bunaltmaz kışın her yere kar yapar buraya azıcık yağmur=)insanı iyidir çok pahalı değildir.

adana'nın bunaltıcı havasından ötürü samsun.

duyuruda ne çok samsunlu varmış :)
samsun iyidir, rahattır, ucuz sayılır, merkezden 20 km uzakta atakent tarafında sahil yazın canlanır, sosyal aktiviteler kıttır biraz, gece hayatı zayıftır, pek eğlence vadetmez ama yaşanır yani...

adana'da hayat pahalı diyenin alnını garışlarım

samsun

ben de samsundayım bence çok güzel. numbernine da yanımda, "gelmesin sakın, yakmasın kendini" diyo. "adana'ya da gitmesin" diyo. oturcakmışın götünün üstüne :)

sıcağa dayanabilirim dersen kesinlikle adana... + memleketteki en ucuz şehirlerdendir bana göre...

tabi ki güney.kışın kuzeyde güneş namına bişey yok.

sakın adana'da yaşamayın. ulan da bugün arabanın camını kırdılar, teybi çaldılar hıyaragaları. sakın, sakın.

samsun'u bir kaç defa görmüş bir adanalı olarak kesinlikle adana diyorum.

adana samsun'a göre çok daha büyük bir şehir ve cidden çok ucuz. sanırım samsun da ucuzdur. fakat sosyal olanaklarının samsundan kat kat daha fazla olduğuna eminim.

umarım insanlar alınmaz ama karadeniz insanı tutucudur, adana'da kimse kimsenin içkisine, şusuna busuna, hayat tarzına karışmaz. daha özgürlükçü insanlar yaşadığını düşünüyorum ben adana'da. en basitiyle samsun'da çarşıda sosyalist gençler broşür dağıtsalar ya da ahmet kaya kaya şarkısı söyleseler vs dayak yemeleri çok büyük bir süpriz olmaz. akdeniz insanı vs karadeniz insanı bir yerde. benim kız arkadaşlarım, kuzenlerim yazları minicik şortlarla adana'da caddelerde dolanabilirken, samsun'da başı açık insan sayısının gerçekten az olduğunu görüp şok geçirmiştim. (ilk defa karadeniz bölgesine gidiyordum, çok şaşırtıcı gelmişti gerçekten) adana ramazanda iftar ezanı okunurken içkili bütün restoranlarda içkinizi içmeye devam edebileceğiniz bir şehirdir. kimse yan bakmaz, gıkını çıkarmaz.

sosyal hayatı bence adana'nın, istanbul'a-ankara'ya göre kıyaslanamayacak olsa da gayet iyi. tiyatrosu, konserleri, üniversitede düzenlenen etkinlikler, barları, clubları, alışveriş merkezleri, alışveriş caddeleri, gezmeye tozmaya yerleri gayet yeterli.

hava bunaltıcıdır evet ama adana'da kış yaşanmaz, çok ciddiyim. yani samsun'a göre kışları sonbahar gibi geçecektir. uzun kollular aralık'ta giyilmeye başlanır ve şubat'ta çıkartılır çoğunlukla. yani senenin yarısı ilk bahar gibi, 3 ayı sonbahar gibi, 3 ayı cehennem gibi geçiyor. ama bence artık çok da sorun değil artık her yerde ama her yerde klima var, evlerin her odasında klima var.. zaten yazları yaylalara çıkılıyor, mersine, karataş'a yüzmeye falan gidiliyor..

bence kararınızı vermek için zamanınız varsa 2 şehri de görün. en düzgün kararı böyle verebilirsiniz. ben şimdiye kadar adana'ya taşınıp mutsuz olan bir insan görmedim ama karadeniz insanı göç edip karadeniz'den kaçıyor(diye biliyorum).

edit: samsun'da da ara sıra teyplerin çalındığına eminim.

adana rezalet derecesinde sıcaktır. sakın gelmeyin. samsun daha küçük bir yer olsa da (öyledir sanıyorum) sadece bu nedenle bile ben samsunu tercih ederdim. bi de adana adı büyük şehir olsa da büyük falan değildir. büyük şehirden (istanbul izmir falan) gelirseniz çok sıkıntı çekersiniz. şort giyersiniz bakar. eşiniz askılı giyer bakar. laf atar sarkar. trafik ise türkiyenin en kötü trafiğine sahiptir (kuralsızlık anlamında)
ölün daha iyi.

tabi ki samsun.cennet cennet=)

samsun cennetse sanırım beni samsun diye başka bi şehre götürdüler.

isyanim var ulaan, yazmaya üşendiğim her şeyi yazmış. samsun ve adana karşılaştırılamaz bile. tamam adana nın eksi yanları var ama samsun o eksileri katlar, oraya göre tek sorun yaz sıcaklığı. adana yı savunacağım hiç aklıma gelmezdi.

adana'ya sadece 1 kere gittim, yaz olduğundan mıdır nedir sokakta birkaç "şalvarlı" (evet büyükşehirde insanların şalvarla dolaştığını görünce şok olmuştum) adam dışında kimse yoktu. ıssız duruyordu çok. ama elbette tek görüşte yorum yapılmaz orada yaşanır yaşanmaz diye. samsun iyidir, isyanim var ulaan sanırım daha önce karadeniz'de hiç yaşamamış. karadeniz insanı tutucu değildir. küçücük kasabalarında bile bir karış bikiniyle denize girebilir, kısacık şortla gezebilirsin. dönüp bakmazlar demiyorum (malum gençlerimiz sevgiliye muhtaç) ama sarkıntılık da etmezler. çok fazla eğlence bulamazsınız ama bu tüm orta büyüklükteki şehirlerin sorunu. samsun sanılandan daha büyüktür, aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir yerdir.

ben olsam adana'da kavrulmak istemezdim sonuç olarak. akdeniz'in hiçbir şehrinde yaşamak istemezdim. yazın oralara tatile denize gidilir ama sürekli yaşanmaz.

Adanada uzun sure yasadim Samsuna da bi kac kez gittim. Adana Samsunu her acidan yener sicak disinda. Ki ona da dayanabilirsin. Hayat Adanada ucuz, Samsunda gordugum kadariyla o kadar degil. Diger arkadaslarin dedigi gibi gunes yok, bu da cok karamsar bi sehir havasi veriyor ben sevmem oyle gunes parlayacak. Sehir olarak gelismis ulasimi kolay. Insanlar rahat. Daha sicakkanlilar bu yorumu yapabilecek kadar cok samsunlu ve adanali tanidim alinmayin arkadaslar. Adananin eksilerine gelirsek sicak olmasi, semte gore insanlarin acayip farklilik gostermesi. Mesela seyhan nezihtir yuregir cono doludur. Samsunu tam bilmiyorum bu konuda ama sanirim bu kadar ucurum yoktur.

Not: Su an Amasyadayim ve Adananin sicagi 50 derece olsa umrumda degil, hic gunes gormedik daha. Adanayi samsuna asla degismem.

samsun.çünkü nedense adana dendiğinde aklıma hep mafyavari adamlar geliyor.

samsun.

hem bir sürü akrabam var. hem güzel bir şehir. hem atakum gibi bir yere sahip. hem yusuf ziya yılmaz gibi bir belediye başkanı var. şehir yerleşimi de iyi. adanalılar fazlasıyla garip insanlar. ayrıca cono aşireti var orada. samsun'da da psikopat çok ama en azından kim kimin nesidir belli.

Forever Samsun!

adana. samsunlular duygusallık yapmış biraz. adana samsun'u büyüklüğü ile, eğlencesi ile, özgür ortamı ile katlar. çarpar böler yamultur. tek sorunu yazın çok sıcak olması. samsun'lu bir arkadaş samsun'da mafyatik tiplerin çok olduğunu milleti arabayla kaçırıp sonra öldürüp yol kenarına attıklarından falan bahsetmişti. yani samsun'un güvenlik konusunda da adana'dan pek geri kalır yonu yok. ayrıca adana'nın antalya'ya yakın olması, yemeklerinin samsun yemeklerinden kat kat kaliteli olması sebebiyle ben adana diyorum.

teybin çalınması dertse hiçbir şehirde yaşanmaz ki.Adana da yaşayacağın semt cok önemli belliyse bi belirt ona göre daha net yorum yapayım

radmin var denediniz mi?

logmein de iyi. free versiyonları için lisans gerekmiyor sanırsam. yani kurumsal olsanız bile.

teamviewer kullanıyorum lisanssız, hemen her şeye izin veriyor. ne yapamıyorsun ki?

team'de kurumsal kullanabilmek için lisans almak gerekiyor, şirket de lisanssız kullanmak istemiyor haliyle kullanamıyoruz. Zaten lisanssızı da zaten belli bir süreden sonra bağlantıyı kendisi kapatıyor.
Radmin'i de yazmayı unutmuşum, o da kullanılıyor.

logmein'de kurumsala lisans gerekmemesi iyiymiş. araştırayım hemen.

Aslında tek istediğim görüntüyü siyahbeyaz ya da 256bit gibi kalitesiz yapıp hızı arttırabilecek ayar yapabilmek.

ammy.exe yada singleclick

run/mstsc

eski ve yeni işletim sistemi yazmamışsınız. eski pcnizde muhtemelen nero değil ama belki donanımla bağlantılı (windows dışı) direct bişey türü bir yazılım vardı bence. o yüzden yaptığınız işlem yetiyordu.

nokianın ucuz modellerinin hepsinde ekran koruyucu olarak kocaman saat var. pahalı modellerde de var aslında ama madem ihtiyaç sadece bu. alın bi tane. 1100'dan başlıyor (ikinci el almayın ama!)

nokia 1100

şu şekilde güzel cevaplar almıştım ben.
www.eksiduyuru.com

7 ay önce 500D ve 18-55 almış biri olarak sana önce 18-55 tavsiye ederim. Zoom yapmayı, diyafram kavramını iyi öğrenmek için daha düşük bir lens kullan ki ileride iyi lenslerin hakkını verirsin.

1.8 lens süper net fotoğraflar verir ama hep aynı açıdan olacak. Kadraj ayarlamak için sürekli ileri geri hareket etmen gerekecek.

kadraj olayını daha iyi öğrenmek için sabit odaklı lens bence daha mantıklı.

ama ben 50mm yerine 35mm falan alırdım.

18-55 en az kullandığım lens olmuştur benim. ama 18-55 gibi bir aralık olması bence gerekli. sonuç olarak hiç mi geniş açı ile çekmeni gerektirecek bir şey olmayacak? sabit bir odağa sıkışıp kalmamak lazım bence.

sadece 50mm ile iş bitmez diyorum, sonuçta ilk anda ne görürsen çekmek isteyeceksin, 50mm ile manzara çekeyim diyeceksin ve kasılacaksı..İşe ısınma aşamasında 18-55 veya maddiyatın biraz daha yüksek ise Tamron 17-50, sigma 17-70 gibi bir objektifin yanına 50mm f1.8 II alırsan seni uzun bir süre götürür, hem de işini görür.

daha önce sabit odaklı makine kullanmadıysanız, 50 mm ile başlamayın. çok övülen bir lens olduğu için gaza gelip tek o lensle kalmayın, pişman olabilirsiniz. evet kadraj ayarlamayı daha iyi öğrenirsiniz belki ama "ah ulan azıcık zum edebilseydim, azıcık geniş açı olaydı da şu manzaranın hakkını vereydim" dersiniz.

zum etme ne olur iste senin de olur sldjflsdfs

süper bir özlü söz kazandırdım fotoğraf alemine ^_^

ne çekeceğine karar vermediysen on yüz bin milyon tane lens yeterli olmaz.
portre, nesne çekimi yapacaksan 50mm f/1.8 1 yıl kadar kusursuz idare eder.
sonrasında portreye devam edeceksen 85mm f/1.8, 135mm f/2.0 200mm f/2.0 filan alman gerekebilir.

Full frame olmadığı için 50mm o makinede çarpanına bağlı olarak daha dar açılı olacaktır. O yüzden 35mm al sen ki gözün gördüğüne en yakın sonucu versin. Hem çok rahat edersin, hem de baya memnun kalırsın.

50 mm dışındaki prime lensler (mesela 35 mm) o kadar ucuz değil. üç katı fiyatı var. biri 250 lira, biri 750 lira. o fiyatı verebiliyorsanız da gidip prime lens almayın, 850 lirara tamron 17-50 alın, her işinizi görsün. bunlar garantili tr fiyatları üstelik. amerika'da daha da ucuzdur.

(bkz: double layer) dvd

blu-ray yazicilar ve diskler var ama asiri pahali. ustelik bir yerlerde okutmaniz problem olur (normal dvd suruculer okumaz).

double layerlarin yazimi uzun surer. onun yerine normal dvd'lere yazmak daha mantiklidir.

amac yedeklemekse verileri o vakit bence en iyi tercih dropbox gibi yerlerin ucretli uyelikleri. internet olan her yerden verilerinize rahatlikla erisirsiniz. dvd'ye verilecek parayla kafa kafaya gelir.

double layer dvdler de kapasitesine göre pahalı (2x fiyatlı değil maalesef) ayrıca çok fazla uyumsuzluk gösteriyor. aldığım 2-3 dl dvdyi de çöpe attım kayıttan sonra. hiç bir cihaz doğru dürüst okumadım (video dvd idi ancak)o yüzden en pratik olan dvd.

minimatica ve simploblack güzeldir.

otomatik kurulum yaparken dil secenegi yok mudur? hostta bi ftp vermistir heralde, bence en guzeli kendin at wp-tr dosyalarini mis gibi olsun hersey. dil dosyasi atip ugrasmaya gerek yok bence.

librio fena degildir. cok fazla fonksiyonu yoktur ama oldukca sade ve kullaniciyi hic yormaz. bazi siteler turkcelestirdi ayrica. google'da aratarak bulabilirsin. rss-ems cevirisi daha guzeldi bu arada.

tr.wordpress.org
bu dosyayı indirip üzerine kurarsan ayarların bozulmadan sorunsuz çalışır. (veritabanı vs dahil) sorun olursa ara. bi de adresini de ver ki ziyaretçin artsın. :-)

adresinizi abd yapın. sonra geri alın.

tam olarak demek istediginizi anlayamadim. adresim amerika ancak kullanmak istedigim kredi karti turkiye adresi o yuzden uyusmuyor. satin alamiyorum, bir fikriniz var mi?

hma pro vpn ile 11 dolar karsiligi yasak filan kalmiyor :)

ben yapmıyorum o yüzden. yapanı da çok anlmaıyorum açıkçası. nedir bu kadar kural kural kural kural...

teknik olarak neden? günde binlerce entry yazılıyor. modların hepsini görme ve okuması mümkün değil. bak burada bir şey var demek amaç
kişisel olarak neden? ben özen gösteriyorken adam niye kafasına göre yazıyor? kafasına göre yazmak istiyorsa bir blog açsın orada yazsın. hem hukuki hem ziyaret sayısı konusundaki tasası da ona düşsün. buraya yazıyorsan okunmak istiyorsun fikirlerini paylaşmak istiyorsun demek. bu nedenle hatalı veya sorunlu entryi ispiyonlarım. buranın kuralları var. kuralları ben koymadım. uymak zorundayız.

dediğim gibi kurallara uymak istemeyn gitsin blopg açsın. mesela: ayperiugur.com yazdığımı beğenmeyen isteyen istediği yorumu yapar. serbest.

ispiyonlamak yerine uyarıyorum ben entry sahibini. sözlüğün formatına tam hakim olmadığı için hata yapmış olabilir. ispiyonalyıp entrysini sildirmek yerine tatlı dille uyarmak daha doğru geliyor bana. for god's sake hangimiz ilk yazar olduğumuzda formata tam hakimdik ki?

tartışılsa da belirli bir formatı var sözlüğün uymayanları uyarmak, dinlemeyenleri ispiyonlamak gerekiyor. o yüzden ben ispiyon yaptıktan sonra yazara mesaj atıyorum, entry'niz hatalı ve ispiyonlanmış düzeltmezseniz silinecek. düzeltirse düzeltiyo, dikkate almazsa moderasyon siliyor. içim rahatlıyor. bu şekilde tanıştığım 3-4 badim var bu arada :)

sözlük daha okunabilir bir yer olsun diye. 50 kişi alt alta aynı cümleyi yazsa hoş olmaz değil mi? ya da herkes birbirine küfür etse yine hoş olmaz.

Ben sadece kendi başıma geldiğinde silinmeye yol açan bir sebebi sağlayan entry'i gördüğüm zaman bakalım silinecek mi diye yapıyorum. Silinirse hmm haklıymış diyorum silinmezse de aradaki farkı anlamak için.

madem bir format konulmuş, otursun çalışsın biraz. sikindirik entry girmenin alemi yok. silinmediği sürece öğrenmeyecek çünkü o kuralları.

onceden uyariyordum ama artik uyarmiyorum. uyardiklarimin cogu ters tepki veriyor. onlarla mi ugrasacam. ucsun gerizekalilar.

www.ayperiugur.com

yapma!
hobi olarak bile yapma.

smyrna'nın yazısına bi ek yapayım;

istanbul'da da telekom altyapısı kullanıyorlar.

3 sanmaktayım

şirketine göre değişmekle birlikte 14 gün. arayıp sorun. olmadı arayıp söyleyin. geri gönderirlerse arkadaşın geri almasın olsun bitsin :)

şubeyi arayıp durumu anlatın, geri göndermeyin, bekletin gelip alıcam diyin. bekletirler.

aradım, nitekim female demon'un dediği gibi 3 günmüş.

boş senet diyosun panpa, tüm araçlarının yanında, birde adamın altına yatmak demektir bu.
araba değerinde senede imza
ehliyet fotokopisi
kredi kartının bilgileri(arkadan ceza yazarlarsa)

evet var öle şeyler. Senedin arkasına not düş veya önüne boş bir yere "Bu senet ...... için verilmiştir ..... tarihinden sonra hükümsüzdür" diye

sen antalya ya gelmicek misin?
boş senede imza attıracak olurlarsa alma. birçok rentci var burda.

@benlik bu kadar
antalya ya gitcem evet. önerin var mı?

boş senet imzalamayı olayı elden kiralayanlarda olur sakın öle bişey yapmayın. rent a carlarda sözleşme imzalatırlar.

ne senedi? hem de boş? öyle saçma şey olur mu ya... kredi kartınızdan kiralama ücretini çektirirsiniz, kontratı da kimlik fotokopinizle birlikte imzalarsınız hepsi bu kadar.

işadamı diye biliyorduk seni. boş senede imza atılır mı? :) valla ben hertz'den kiraladım izmir'de defalarca. hepsinde sadece kredi kartından ücreti aldılar. başka bir bloke falan yapmadılar. lastik far cam için 9 tl ekstra prim ödedim sadece o kadar. gidip yerel firmalardan araç kiralanmaz. (tabii ki sözleşme imzaladım ama ağır şartları yok. trafikte ne yapmamana gerekiyorsa o. içkili kaza yaparsan sen ödersin, kayıtlı şoför harici kullanırsa ve hasar olursa sen ödersin vs vs)

kurumsal firmalarda sadece kredi kartınızdan provizyon çekilir (500 tl idi misal son kiralamamda). düzgün bir yerden kiralayın senet falan riski almayın derim.

benden hiç provizyon da alınmadı (eminim)

Hertz in politikasi zaten provizyon almak ;) sen farketmemissindir ya da gorevli unutmustur vs. Bir ay once hertz den kiraladim bir gun icin bile provizyon cektiler.
Sixt den sirket icin kiraladim cekmediler mesela.

i.imgur.com shuffle repeat tuşunun yanındaki winamp logosuna basın. about kutusu çıkacak. oradan keyboard shortcuts'ı seçin. hepsi yazılı.

zxcvb play next pause falan.

teşekkürler ama yanlış anlamışsın sorumu galiba. =/ ben o tuşları değiştirip kendi istediklerime atamak istiyorum.

çok akıllı işi denemez.

deli işidir.

deli işidir.
bizzat dahil olduğum grup.

edit: duygular daha yoğun olur, buluşmalar falan.

Öpersin, tat gelir. Bildiğin şeker tadı. Denedim.

size bağlıdır. zaman zaman gidip görebilirsiniz, gördükçe mutlu olursunuz falan. deneyin bence.
bende aralarında bulunuyorum bunların ve hiç bi problem yok gayet güzel gidiyor. görüşme fırsatımız vs. oluyor yani.

Evet deli işidir. Deli işi yea bu diyerek vazgeçen görmedim, umarım ilk sen olursun.

yorucu yahu.. her yönden yorucu, yıpratıcı.

bi de uzak dediğim fr-tr

öyle hadi dedin mi gitme şansın yok yani.

O zman sana neden birliktesin diye sorarlar.

ancak işin içinde olanların anlayabileceği bi durum gibime geliyor. eğer bi gün (meçhul tarih değil 2 sene-3 sene vs vs) kavuşacaksanız neden olmasın?

buna deli işi değilde daha çok sivri zekalıların işi diyelim. benimde kız arkadaşım değil aynı il sınırı içinde olmak aynı ülkede bile değliz ama buluşmamıza az kaldı. eğer seviyorsan uzak mesafe ilişkisi -sık görüşmediğiniz için-daha tatlı geliyor insana. sevmiyorsan eğer aynı mahalle dışında ki kıza bile uzak mesafe diyebilirsin. hem ben ne yakın ilişkler gördüm aynı şehirde olup sık görüşemedikten sonra.

bunu sorguluyorsanız yeteri kadar sevmiyorsunuz demektir yoksa seven için düyanın öbür ucu olsa nedir...

yeteri kadar sevmek nedir? en son lisede aşık olmuştum sanırım. bu devirde kim kimi 1-2 yıl bekler ki? -ki yanlış anlamayın beklemekten kastım birileriyle yatmaması değil-
mantıklı iki insan gibi ortak bir hayat kurma çabasından bahsediyorum...

sıkma canını seviyorsan ''gönder gelsin''. uk mesafe ilşkilerinde maksimum bekleme süresi 2+1 yıl desek. her yıl en az 1-2 defa görüşebilirseniz eğer neden olmasın. hem ileride birleşebiliriz diyorsun. o kız senin dostum almadan gelme =)

süreye bağlı.
amaca bağlı. (gideyim hayatım kurtulsun)
ama o kadar da değil. iki taraf da bunu kabullenirse sorun yok. 10 yıl da beklenmez ama.

uzun süreli görüşememin verdiği özlem ile birlikte buluşmalar hep dolu dolu geçer, harika olur ama o döndüğünde beraber aldığınız o haz yerini yine özleme bırakacak, o güzel bir şey değil. uzun süreli görüşme olmazsa, eninde sonunda biriniz mutlaka sıkılacaksınız ve başkasıyla yatacaksınız. içinde sevgi olan her şey gibi uzak mesafe ilişki de çok güzel ama normal bir ilişkiye göre bitme süresi o "mesafe" yüzünden kısalıyor. bir şekilde bitiyor, yürümüyor.

sen aldırma kimseye usta. bence devam ettir problem yok. az görüşürsünüz ama çok görüşenlerden daha iyi olur bu görüşmeleriniz. daha güzel geçer, gittiği zaman ya da senin geri geldiğin zaman her neyse anıları anlatıcaksınız gülüceksiniz bence süper olucak.

Sorunun cevabı hepsi-bir-arada şu değişkenlere bağlı:

Ne kadar seviyorsun?
Zaten, en fazla ne kadar sevebilirsin? Aşka inanıyor musun?
Haliyle, değer mi?
Bir de tabii, mutlu sona ulaşma ihtimali var mıdır, ve olası ise, olma uzaklığı nedir?

Avantajlar, dezavantajlardan ağır basmalı ki bir iş yürüsün. "Muhteşem bir insansın uzak mesafe sevgilisi, bunun uğruna yakınımdaki, daha orta karar bir insanla yaşayacağımın yirmi katı dert tasa yaşamaya hazırım", diyebilirseniz, deli işi değildir.

Tabii bunu diyebilmek için, elde edilebilecek ortalama bir sevgilinin gerçekten yirmi katı iyi olması gerekiyor uzaktaki insanın.

Ama yirmi kat bir yana, ufak tefek şüpheleriniz, acabalarınız, ya şu ufak noktadan bir şeyler patlayabilir gibi geliyor bana, gibi düşünceleriniz varsa, deli işi değil zırdeli işidir.

Tabii bir de bu hisler düşünceler karşılıklı olacak da... Bu en zoru zaten, o yuzden illa ki bir taraf daha cok uzulur aci ceker.

İstatistiksel olarak, "Bu devirde aşık olan insan mı kaldı" ve "Muhteşem insanlar haliyle toplumda çok çok az görülüyorlar, onlar da kendileri gibi olanlara bakıyorlar haliyle" verilerine bakacak olursak, evet deli işidir.

dönüşü belliyse sürdürülebilir ilişki,
değilse deli işi bencede duygu törpüsü durum.

deli işi değilse de mal işidir.

Kesinlikle hiç gerek yok.

beklemeye, özlemeye ve sevmeye değecek biri ise gerisinin önemi yok. çok feci halde tecrübe konuşuyor.

Çok çok sevmiyorsan bulaşma hiç.

kompartımanı dışardan kitleme imkanınız yok. ama söylediğinizde, aktardığınızda haklısınız; alakasız kişiler olmaz, yataklı vagonda.

dışardan istediğinizi sokun, kimse sizi uyarmayacaktır. trene binerken, yataklı vagon bölümünden giriş yaparsanız muhtemelen biletiniz kontrol edilecek ve bir daha sizi kimse rahatsız etmeyecektir. odanızda küçük bir buzdolabı ve içinde çikolata, bisküvi ve meyve suları olacak. siz oraya alkollü içki de koyabilirsiniz. ayrıca bir lavabo ve priz de olacaktır kompartımanınızda.

benim bu trene bindiğim seferlerde tanık olduklarımı genelleyecek olursak, genelde sizin gibi haydarpaşa'dan kars'a yolculuk edenler, yabancı turistler olacaktır. tüm yolcular olmasa bile, en azından yataklı vagonda onların çok olduğunu biliyorum.

yemekli vagonda pek fazla takılmamanızı öneririm. ankara'dan sonra yemekli vagona pek önem vermiyorlar ve berduş tipli garsonlar ile onların dinlediği yüksek sesli müzikler oluyor. bu da rahatsız edici.

Off süper valla. Yataklıda yer bulamazsanız, 4 lü kuşetliyi de kapatabilirsiniz.
Ama gideceğiniz günü kesinleştirip ilk günden internetten atlamak lazım başka yapacak bir şey gelmiyor aklıma.

Yataklı vagondaki güvenlikten bence çok da çekinmeyin.
İstediğiniz yiyecek ve içeceği sokabilirsiniz.

kars yerine adana'ya gelin. hem yolculuk makul uzunlukta (18 mi neydi) olur da sıkılırsanız yolculuk erken bitmiş olur. sıkılmazsanız da bir de dönüşü olacağı için tatmin olursunuz. biz pc vs bıraktık ve orada gezinen bir görevliye söyledik geziyoruz diye. bişey olmuyor ama tabi kilitli gibi de güvenli değil. bu söylediğimiz zerzervatı üst yatağa koyduk. valizin içine. (orası zaten eşya dolabı gibi kullandık.)
yan duran fotoları çeviriyorum şimdi. siz bakarken bile değişime uğrayabilir.
www.flickr.com

foto saatlerinden ne zaman ne yaptığımız da ortada :)

@themis
Sanırım elektronik eşyaları adaptörleri dışında yanımızda taşıyıp kalan herşeyi bavular içinde kompartımanda bırakabiliriz. Buzdolabı meselesi iyi oldu, umaraım yolu izleyecek kadar ayık kalabiliriz. >;-P Priz tek mi yoksa birden fazla mı? Ona göre çoklayıcı götürmek gerekebilir. Doğrusu İstanbul'da yabancı turistlerden sıkıldığımızdan doğuya gidelim dedik, şans... :-) Yemekli vagonu yalnızca 1-2 kez sıcak yemek yemek ve çay içmek için ziyaret etmeyi düşünüyoruz.

@manfool
4'lü kuşetin kapısı ince ve saydam cam olduğundan rahat edemeyiz sanırım. Erkek grubu olsak ya da tek başıma gitsem koymaz da çift olunca biraz mahremiyet gerekiyor... :-) Zaten 4 kişilik örtülü kuşeti 2 kişi kapattırmak 368 TL iken 2 kişilik çok daha lüks yataklıyı gidiş dönüş almak 276 TL. Sanırım bu gece PC başında sabahlayıp 15 gün sonraya yer açılmasını bekleyecem. Eğer gerçektan yer açılıyorsa diceceğim tarihten 15 gün önce yine sabahlarım, yok yine 20 koltuk da tükenmiş görünüse bir bit yeniği var demektir...

@ben smyrna
Ya maksat olabildiğinde doğuya hızı önemsemeksizin bol manzaralı bir yolculık yapmak. Adana gezmek için güzel şehir ama biz şehrin kendisinden ziyade yolculuğu önemsiyorum. Bir anlamda gidilecek yerden çok gitmek öenmli burada. Aslında eskiden olduğu gibi Van Gölü'nü feribotla geçse Vangölü Ekspresi'ne binerdim ama artık mümkün değil... Fotoğraflar harika, sanırım bir çanta dolusu Tuborg Gold'u ayrıca götüreceğim... :-)

Ekleme: İstanbul-Ankara arasında çalışan ekspreslerin yemekli vagonu ve onun önündeki pulman vagondaki kablosuz internet* hizmetinin Doğu Ekspresi'nde de olup olmadığını bilen var mı?

biz hiçbir şeyi yanımıza almamıştık. yanımızda fotoğraf makinaları ve laptop vardı. bana kalırsa bir hırsızlık problemi gibi bir sorun yaşamazsınız. en son vagonda olacaksınız. yani yemekli vagon ve oradan sonra da yataklı. sizin vagona geçmek için yemekli vagonun öte tarafına geçmeye çalışılacak ve ilk karşılaşacakları muhtemelen, ilk kompartıman ve genelde kapısı açık olduğu için kondüktör olacaktır. onun da uyaracağını sanıyorum. ayrıca tam hatırlamıyorum ama kompartımanınıza servis de yapılabiliyordu sanırım. tam emin değilim bu konuda. yolculuk başladığı sıra, otobüslerdeki gibi bir araçla, bir şey ister misiniz? diye soruyorlardı ama servis yapıyorlar mı tam hatırlayamadım. neyse, bence sorun etmeyin güvenliği bu kadar.

priz lavabonun hemen üstünde, aynanın altında diye hatırlıyorum. bir tane var. belki odanın ısısını ve ışığını ayarladığınız yerdeki prizde çalışıyor olur. yani en fazla iki tanedir.

@themis
Anlıyorum, sanırım oda servisi kullanmayız. Yalnız ben bu fiyatlandırma olayını anlamadım. Yataklı kompartmana internetten gidiş-dönüş bilet alınca bir de ayrıca bunun dışında ayatk ücreti mi ödemek gerekiyor? www.tcdd.gov.tr kısmındaki fiyatlarla online bilet kısmındaki güncel fiyatlar da uyuşmuyor...

276 lira gidiş dönüş. ayrıca bir yatak ücreti yok.

ben bikaç senedir binmedim (istanbul ankara arası kullanıyodum) bilmiyorum değişti mi ama en son inanılmaz kötü kokuyodu trenler. kars'a kadar çekmek zor olabilir hala kokuyorsa. ayrıca bir kadın bünyesi açısından sakıncalı bir yolculuk olabilir. kötü kokan güney ekspresi de olabilir aslında çok net hatırlamıyorum.

Hotspot Shield indirin. kurun. connect olun. kolay. valla.

hjarteblod +1

ancak, Netflix ve Pandora gibi paket indirmesi yüksek olan hizmetler için Hotspot Shield seni yarı yolda bırakabilir, çünkü yanlış hatırlamıyorsam ücretsiz sürümünde belli bir kotaya kadar izin var.

eğer ciddi olarak kullanacaksan internette ücretli kullanılan proxyler var, aylık 5-10$ aradı değişen fiyatlarla. bunlara bakabilirsin.

ben ace vpn kullanıyorum. aylık 5$ 50 gb.

bu arada pandora'yı hatırlattığınız için teşekkürler. nasıl unutumuşum o kadar uzun süre dinlediğim siteyi (eskiden giriliyordu ve dinlenebiliyordu.)

10.000

evlilikle ilgim alakam yok ama, orta lükslükte tahminen o civarda çıkar.

10-15bin

orta kalite beyaz eşya ( buzbolabı, çamaşır, bulaşık makinesi, elektrik süpürgesi, fırın) yaklaşık 4 - 5 bin

perde ( güneşlik ve tül ) bin lira - outlet ya da ucuz yerlerden sadece güneşlik ve uçup kaçmayan bir tülle daha ucuza olabilir de, 500 mesela..

yemek odası takımı ( masa, sandalye ve konsol) 1.5
sadece masa sandalye 700 liraya da çıkar.

yemek takımı artı çatal bıçak takımı: ( bence iç gerek yok ama yazalım yine de) 1.200

halı: 500 lira

yatak odası takımı: bazalı yatak 750 civarı iyi bir şey olur heralde.
evde gardrop yoksa 4, 5 kapılı orta halli bir şey nerden baksan en az 1000
şifonyer vs en az 2000 diyelim, 3 bine kadar yolu var.

yaklaşık 10 bin liraya evi düzersiniz, 15 bine daha rahatca olur.

screenshot alırsın. windows 7 kullanıyorsan ekran alıntılama aracı var. onu kullanabilirsin. sonra o resmi bilgisayarına kaydedip boyutunu öğrenebilirsin.

Chrome kullanıcıysan görsele sağ tıklayıp "öğeyi denetle" diyebilirsin.
Chrome kullanmıyorsan sayfanın kaynak kodlarından görsel linkini bulup, ayrı sekmede açabilirsin.

firefox'da resmin özellikllerine bak.
i.imgur.com

yine yeniden;
firefox için firebug,
chrome için pendule eklentileri yardımcı olurlar

vpn üzerinden abd'den denedim girmiyor.
ayrıca superonline adana google dns ile de girmedi. bekle azcık çemkirmeden. :)

ayrıca :
It's not just you! www.turkcealtyazi.org looks down from here.
www.downforeveryoneorjustme.com

istanbul bağcılar / ttnet / 8888 - 8844 girilmiyor.

aydın / ttnet -> girmiyor.

bariz olarak sitede sorun var demekki artık açılmasını bekliycez

nyan cat'e geçiş yaparak!

www.youtube.com

çivi çiviyi söküyorsa sonsuza sürüklenebiliriz.

nyan cat ile birlikte aç süper oluyor

hahah geçen yıl aynı şey benim başıma gelmişti.

dikkat: www.weebls-stuff.com

www.youtube.com

www.millionthankyous.com

www.youtube.com

önce hattının yurt dışı aramalara açık olması lazım.operatörün neyse bi googledean bak nasıl açılıyor diye.

aman dikkat bol bol bindirirler yurtdışı aramada.

0800 olduğu için skype yükleyip ücretsiz arayın.

aynen öyle.

sağlam buharlı bir ütüyle hallolabilir. buhar da buhar.

ıslatarak ütüleyin. ütünün spreyi ile. olmadı elinizle.

kuru temizleme?

bence hiç vermeyin. eğer ugrasmak istemiyorsanız, direk bir terziye girin. onlarda sağlam buharlı makineler oluyor. rica edin, üfletsinler 1 dakika. 1 dakikada dümdüz yapıyorlar.

çok para da vermezsiniz.

yıkanmadan olmuyor.

mantolamacılarla konuşun bence. klimacı cart curt nasıl isterse öyle takar.

hastaneden verilen doğum kağıdınız varsa, asliye hukuk mahkemesine başvurarak değiştirebilirsiniz. eğer yanlış yazılmışsa tabi.

eğer doğum belgesinden farklı bir yer ise evet. doğum belgesi + dava açarak. ama aksi durumda muhtemelen hayır.

günde sekiz saat haftada 6 gün çalışılır. haftada bir gün izin, h.sonuna denk gelmez.bayram yılbaşı vs tatili unutun. hizmet sektörü 7/24 çalışır. shiftler muhtemelen 07.00-15.00 /15.00-23.00 / 23.00-07.00 şeklinde ayarlanmıştır. sırasıyla hepsinde çalışırsın. net maaşı düşük gibi görünecek ancak istanbulda resepsiyonistler iyi kazanır, fazla bahşiş gelmez ama özellikle komisyonlardan iyi para gelir. ikinci bir yabancı dili kolaylıkla öğrenebilirsin belki de üçüncüsünü :)

anlaşılan o ki ilk tecrübe olacak
bu işte fırlamalık esastır. en fırlamalar en çok parayı kazanır. ama yükseleyim müdür falan olayım diyorsan sakin sakin yabancı dil ağırlıklı olmak üzere kendini geliştir. fırlamalara uyma :)
yok para kazanayım diyorsan yardır allah ne verdiyse, paraya para demessin.

(eğer işe alınırsan ne demek istediğimi anlayacaksın 3-5 ay sonra)

zor ama çok çok çok keyifli iştir, hakikaten çok keyiflidir...
hayırlı olsun

@inspectorjavert

teşekkürler dostum. ama ne kazanırız bi çıtlatsana :)

max 1500.

istanbulda 1200+upsale yaparsan onlardan komisyon vs.

korumalığın duruş şekline bir gözatın. kadının yediği g den sonraki duruşuna bir daha göz atın. biraz da heyecan, adrenalin serpin üzerine.

cinsellik "beyin"dedir bacak arasında değil. orgazm'da heyecanın zirvesidir. buradaki heyecan o kişiyi böyle etkilemiş. kişisel tercih ve düşünce tarzı mutlaka bunu kolaylaştırmıştır. yoksa her roller coastera binen orgazm olur diye bir şey yok. görmüşsünüzdür, bayılanlar da var.

pek gercek degil gibi geldi bana.

süre olarak çok çok kısa.

numara bu

@ben smyrna: yani kadin beyniyle mi orgazm oluyor?

kisisel tercih ve dusunce tarzi izin verdigi icin mi?

cok sacma bence.

kadinin orgazm olmasi icin kendini rahat ve guvende hissetmesi lazim. boyle roller coasterin tepesinde, bence hic mumkun degil. heyecan ve tahrik belki karistirilabilir ama orgazm... sanmiyorum.

(bkz: ha eşeğin semerinin kaşı ha sikimin başı ) fıkrasındaki gibi güvenlik demirinin teması etken olabilir. aynı erkeklerde taşak kamaşması olayı gibi bir şey.

amma abartmışlar. yok kadının orgazm olabilmesi için kendini güvende hissetmesi lazım falan. Sadece kimi kolay olur kimisi zor.

heyecanlanmış, uyarılmıştır ama orgazm asla

@mr fusion: Sadece kimi kolay olur kimisi zor demişsiniz de, aklının ucundan geçmiyorken bu kadar alakasız bir ortamda 30 saniyeden kısa bir sürede orgazm olabilen kadının çok çok nadir bulunması lazım. öyle olsaydı adam o kadar şaşırmazdı sanki.

geyik lan bu. hatun geyik yapıyor gayet.

negze organ bu kuku,sürtünme ve adrenalindir.

fake.

Evet, böyle bir şey mümkün. Kadın orgazmı zaten büyük bir çoğunlukla klitoral olduğu düşünüldüğünde mantıklı. Buna benzer başka şeyler de var. Sırf orgazm olabilmek için kendisini boynundan asanlar vardır. Çoğu kere ölümle sonuçlanan bu vakalara otoerotik asfiksi denilmekte. Yani orgazm olabilmenin tek yolu cinsel birleşme veya mastürbasyon değil. Yedikleri basıncı, yukarıda yazıldığı gibi klitorisin üstüne denk düşen korumalığın bağını, adrenalini, soluk alıp verişteki ani dğeişikliği falan göz önüne aldığımızda olabilecek bir şey. Videodaki de hiç de öyle feyk değil.

Ve üstelik bu alete binip de tek orgazm olan kadın bu videodaki değil. Bkz: www.youtube.com

vajinal orgazm haricindeki diğer orgazm türlerinin alayını hikaye olduğunu, vajinal orgazmdan alınan hazzın yüzde biri anca olacağını unutmamak kaydıyla.

hele o dandik modemin hiç yok

metro ile

metro

şişli'ye en güzel metro ile gidilir.

www.birgun.net

akp'liler mükerrer oy kullanırken yakalandı

çıkaracak gibi görünüyor, öyle diyor tv ler.

ortalama olarak bu şekilde biterse 330 340 arası banko.
secim2011.ntvmsnbc.com

her türlü çıkarır:)

şimdi 328'e düştü. acele etmeyin. gerçi sonuçta bölecekler ülkeyi. ama zorlanacaklar. bize kaçmaya vakit kalacak.

onu bilsem patent alırım zaten.

sosyal medya. ama bu konuda eski liderler artık bir bir yok oluyor. malum fb ve tw. bu nedenle boşverin bunu. siz satış sitesi falan yapın. abuk şeyler satın. ha şu günün fırsatı şeyleri de popüler bak!

ilgi alanınıza giren, türkiyede çok yazılıp çizilmeyen bir konuda basit bir blog açın sade olun özgün olun gerisi gelir.

Sozluk kurallarina aykiri degil, ama baslamayi dusundugun dizi hakkinda arastirma yaparken dizinin finali okumak hic hos olmuyor.

zorunlu değil.

değil ve artık vermiyorum. dizi veya film başlığında ne bekliyorsunuz başka?

zorunlu olması lazım. game of thrones'un mesela hep sonunu okumuş millet. adam bölümün sonunu yazsa sıkıntı değil de gidip tüm kitabı anlatıyor. yani ben smyrna'nın yaptığı gibi değil aslında.

bence vermek şart. ben smyrna, abi şey mesela: ben doctor who'nun en son beşinci sezon 10. bölümünü izlediysem cnbce'de, sözlükte de oraya kadar olan kısmı okumak istiyorum. ama arada mesela çat bir entry giriyor, bir anda sezon finalini söylüyor. o hoş değil. halbuki dese 5. sezon final bölümü spoiler'ı diye, okumadan atlarım.

şüphesiz ki eksi++ bunun içindir...

spoiler vermeden eksi++' nın bi işe yarıyacağınımı sanıyorsunuz?

spoiler verilmesi verilmemesinden daha uygun olan harekettir.
(bkz: mekruh) un tersi.

valla ben spoiler vermemis ve spoil in anasini aglatmis birini gorunce ana avrat kufur ediyorum. sonra da o yazarin mahlas altina gg olmayacak sekilde entry yaziyorum. kimse benim seyir zevkimi sikemez.

Olur.

Aman aman, anında Sourlines.

olursun hem de elemanı durduk yere hakarete uğramış mağdur tribine sokarsın aylarca sakız eder mevzuyu :)

trollerin yeni modası destursuz spoiler vermek olmuş şimdi de..

dizi ve film başlıklarını okurken 1000 entryden 999'u spoiler. buna da alışın. troll falan demiş ama bir süredir ben de spoiler vermiyorum. kusura bakmayın.

o kişi ispiyonlarsa olur. onun dışında başkaları ispiyonlayamaz.

spoiler verilsin ya da verilmesin bir adam bir filmin başlığına niye gidip "x filmin sonunda ölüyor" yazar, bunu önümüzdeki 50 yıl boyunca anlayabileceğimi sanmıyorum.

ben smyrna; spoiler uyarısı koymayanlar troll demedim, bilinen 1-2 trollün bu seferki marifetlerinin(!) uyarısız spoiler verip hikâyenin sonunu söylediğini yazdım

Kuru mama yemeye başlayana kadar bildiğin kaka şeklinde bir şey çıkarmaz. Anne sütüyle beslendikleri dönemde anneleri düzenli şekilde yalar yavruların kıçlarını, yavrular da ıslaklığı hissettiklerinde bırakır tuvaletlerini. Aynısını simüle etmen lazım işte.

çiş konusunda sıkıntı yok karnına masajı yapıp ılık sulu pamukla siliyorum, o zaman bırakıyorlar zaten ama birini biz almadan önce inek sütüyle beslemişler o masajdan sonra ishal formda kakasını yaptı. çok teşekkür ederim cevap için, umarım çişlerini yapmak rahatlatıyordur.

yazanlar doğru. ancak sıkıntıları varsa bunu görür (kocaman bir karın) ve hissedersiniz (huysuzluk) bunları görürseniz mamanlarının içine kedi başına 1-2 damla zeytinyağı (çiçek falan olmasa iyi olur) koyun. onu biraz yardımcı olur. rahatlatır. tek başına damla ile vermeyin mideleri bulanır. kusmaz ama yazık hayvana.

ben 6 yıl önce astra'ya 10 tl'lik susturucu taktırmıştım. ama o zaman muayene falan daha bi sorunsuzdu sanırım. şimdi bakıyorlar mı bilmem. zaten sonra da sattım (benzinli)

her ürünü göndermezler. normal posta kargosu ile 3 haftayı buluyor. dhl ile falan isterseniz 2 günde gelir. gümrüğe takılmazsa. ama o zamanda 200$ gözlüğe 50$ dhl kargosu ödersiniz (tahmini)
adresim kayıtlı olduğundan denedim:
Order Summary
Items: $209.95
Shipping & Handling: $39.99
Total Before Tax: $249.94
Estimated Tax To Be Collected:* $0.00
Order Total: $249.94

gönderen firmayı değiştirme gibi bir şansımız var mı?

çaylak olan birkaç kişi olmuştu.

www.eksisozluk.com

hazır galad burdayken sorayım, şu anda yapılan seçim tahminleri de götümüze girmiyor mu?

valla burada 10 günlük süre boyunca tahmin falan yasak diyor bilmiyorum ben mi yanlış anladım: www.ysk.gov.tr

doğru,öyle de, mesela hatırladığım kadarıyla bundan önceki seçimlerde tahmin entry'leri filan siliniyordu, şimdi bakıyorum millet baya güzel tahmin,yorum filan yapıyor kimse de bir şey demiyor, o yüzden sormuştum, artık pek takmıyorlar sanırım.

yapmiyorlar.

tatil yapsınlar biraz.

ben Oxelon Media Converter kullanıyorum. bi deneyin. memnunum. çok şeyi çok şeye çevirebiliyor.

Teşekkür ederim fakat bu converter. Ben joiner arıyorum videoları birleştirmek için. Bu program muhtemelen join işlemi de yapıyordur ama ben sadece birleştirme için kullanacağım joiner programı arıyorum. Format Factory varken Oxelon'a gerek yok gibi.

Divx encode etmek icin bir program vardi virtualdub diye. Onu kullanarak hdd yazma hizinda istedigim dosyayi birlestirebilir kesebilirdim. Direct stream copy option ini acinca codecleri kullanmazdi kendisi.

"Convert işleri için sürekli kullandığım Format Factory" kısmını görünce birleştirme kısmını atlamışım. Özür dilerim. (2 günde 2 oldu bu :(

bir program değil. kontrol panel'e girin (denetim masası) realtek ayarlarını bulun. tak çıkarda uyar/uyarma ayarını kaldırın. ama sürekli oluyorsa sanki bir sorun vardır. neden sürekli olsun ki?

2) vadeli hesabınızdan vadesini bozalarak veya vade sonunda para çekebilirsiniz.

1. yaz ortası. daha erken. okullar bile kapanmadı.
2. hayır. sadece şubeden çekebilirsiniz. bankanız ve hesap sistemi uygun ise internet şubesinden vadeli hesabı kırıp vadesize alır yine atm veya başka bi şekilde çekersiniz.

nesini merak ediyorsunuz? ayrıca hepsi video çekiyor. ancak bazılarının belli sınırlamaları var. veya çözünürlük farklılıkları var. son olarak video için dslr almayın.

canon 5d mark II alınacaksa video için de alınabilir..
hatta 60d bile işi görebilir çoğu zaman.

hepsinin çektiğinden emin değilim ben. onu merak ediyorum işte. hangisi çekiyo nasıl çekiyo? hd özellik vs.

e özelliklerinde yazıyor zaten video çekip çekmedikleri. full hd çekenler revaçta son zamanlarda.
canon'un 5d, 60d, 7d modelleri falan full hd çekiyor ama full frame çekip çekmediğine göre değişiyor modelleri. nikon'da da vardır ama model olarak bilmiyorum.

artık yeni modellerin çoğu hd çekiyor zaten ama önemli olan kullanılan lens ve biraz da makinenin sensörü.

Nikon d3100, d90 ve d7000de var

www.dpreview.com'a bakın o zaman. o kadar ayrıntılı bilgi.. onlarca makine var. ben dahil kimsenin hangi makine hangi çözünürlükte nasıl kayıt yapıyor, liste yapacağını sanmam :)

Ne için kullanacağını sorsaydın daha kesin cevaplara alabilirdin. video ağır foto hafif olsun dersen 7d, foto ağır video hafif dersen 5d mark2.

yanlız 7d'nin foto çekimi de iyidir 5d fullframe olduğu için öyle dedim.

yüzde 1,5 garanti alıyor, bir de çektiğin atm'nin ait olduğu banka komisyon alıyor. atıyorum 5 eurodan az olmamak üzere %3 gibi

toplu çekerseniz çok uygun oluyor. geçen kuzenim için bakmıştım. moneygram vs'den ucuza geliyor. akbank: Yurt Dışı Nakit Çekim Ücreti - 7 TL

paranizi düsük kurdan ceviriyorlar bi zararinizda böyle oluyor.

nereleri boş olsun?

www.rhsmetal.com
sayfasındaki orta kısım boş olamalı. boş gözüküyor ama bir dünya tablo var içinde. sadece 1 tablo olması gerekli. mouse ile orta kısmı seçersen görebilirsin.

e ama aynı sayfada yazıyor panpa
Bu Aparat Fiş
Direkt olarak 110 V u 220 V haline Getiren bir Çevirici Konvertör trofa Değildir

Gerekli olduğunda Voltaj Konvertörü olarak satılan 220 den 110a dönüştürücüler
Değişik Watt guruplarıyla Sayfalarımda Mevcuttur

babamın bi lafını getirdin aklıma..

"-oğlum ucuz buldun diye bir kamyon kürdan mı alacaksın?"

220-110'lar wattına göre 15-20 tl'den başlar (mesela telsiz telefon gibi bir cihaza bu fiyatta olur) ben 350 watt'ı 7 yıl önce 80 tl almıştım (milyon)

Çeviriyorsunuz. Onun da vardır bir gavurcası.

şöyle ki, kurumun adı ülke içinde bilinen bir isim ise mesela rtük bunu hem in. hem tr yazmanız en doğrusu. tabi yazdığınız metinin içeriği de önemli. arkadaşınıza yazıyorsanız gereksiz. ama tez falan ise ikisi de.
bu arada örgülü disiplin nedir ki? önce türkçe anlamını bilmek lazım çevirmek için :)

emniyet örgütü disiplin tüzüğü demek istediniz galiba. evet bunlar da çevriliyor; mesela amnesty international bu tümce için discipline statute of the security organization ifadesini uygun görmüş.

şöyle:
RTÜK (Radio Television bilmem ne) şeklinde parantez içinde kısaltmayı yabancı dilinde yazmalısın. bir de başına the koyma sorunsalı oluyor bazen ingilizcede. tureng.com da vardır çoğunun nasıl yazıldığı.

bazıları kuyu suyu. bazıları kaynak suyu. yeniden arıtma sularını satışı yasak.
sofra suyu denilen su çeşitleri kuyu suyudur.söylenenin aksine öyle kötü kaka degildir.
kaynak sularında zaten kocaman dogal kaynak suyu yazar. olabilir bu kadar çok özellikle uludag,toros kaynak suyu bakımından çok zengindir firmalar oralara kuruluş yada orada kurulu firmalara fason üretim saglatıyorlar.

coca cola sayesinde bir süre önce (10 yıl kadar) reverse osmosis ile sizin dediğiniz yapılıp "turkuvaz" çıkarılmıştı. ancak sonra bu yasaklandı bildiğiniz gibi. şimdi uygulama tam nasıl bilmiyorum ama sizin dediğiniz derece "işlenmiş su" yok. ancak iyi su var kötü su var tabi. ben zengin olduğumdan değil sevdiğimden erikli içiyorum. şehir suyu içiliyor ama kötü (adana) e damacana alacağım madem dedim ve erikli alıyorum. 3.5'a da su var mesela. ama marketleri takip edip ucuza yakalarsam 8-10 litrelik erikli alıyorum. hep tel ile sipariş vermiyorum. şu an adana'da erikli 8,25 yani litresi 0,46 ama ben geçen migrostan 0,26'dan aldım. (10 litrelik)
böyle işte

kaynak suyu yazıyorsa içebilirsiniz fakat önemli bir mesele de o damacanalar. aldığınız damacananın yeni ve temiz olmasına dikkat edin, tipini beğenmediyseniz suyu getiren elemanı uyarın biraz bahşiş verin temizinden seçip getirsin. bir profesör çıkıyordu televizyona adını unuttum, bütün bu plastik şişe ve damacanaların ne kadar tehlikeli olduğunu anlatıyordu. aldığınız damacanaya dikkat edin diyordu.

damacana isini ben zaten pek cozemedim. madem plastik bu kadar tehlikeli yillar yili neden plastik dayadilar bize. simdi i cikti onemi? damacana degil asil pet sise problemi daha onemli. hele de guneste kaliyor ise. ama biliyorsunuz ki butun sular pet siselerde.

roadrunner yanlışın var pet şişe yani pet daha zararsız iken ve güneşe bırakıldığında içindeki maddelerin suyla tepkimeye girme ihtimali daha azken, damacanalar pvc'dir ve güneşte kaldığında yüksek ihtimalle bileşenlerinin bir kısmı ayrışarak suyla tepkime verir.

"damacanalar pvc'dir ve güneşte kaldığında yüksek ihtimalle bileşenlerinin bir kısmı ayrışarak suyla tepkime verir"
bu nedenle damacana su dağıtımı yasal olarak kapalı araçlarla yapılmalıdır diye belirtilmiştir. ama erikli ve bir kaç marka daha dışında (pınar ve sanırım hayat) su dağıtımı araçla yapılmaz bu ülkede. çünkü duble yollar daha önemlidir.

o plastik o kadar tehlikeli v.s yalan. öyle abartıldıgı gibi tehlikeli degil ve muadili olmayan bir ürün. ayrıca gida ürünlerinde pvc kullanılmaz kullanılsa bile üzerine ince tabaka polietilen kaplama yapılır. o tehlikeli diye düşündügünüz damacanaların hepsi ya pet(polietilen terafitalat) yada yüksek yogunluklu polietilendir damacanalarda yüksek yogunluklu polietilen kullanılır hiç bir şekilde sağlıga zararlı degildir. hatta o saglıga zararlı denilen pvc varya işte onları serum hortumu yapımında kullanılıyor.